Sevgiliye duygusal şiirler uzun

Derin Anlama Sahip Aşk Şiirleri

Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum. Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum Dost bağının bülbülüyüm budaktan gül üzer oldum. Ol budakta biter iman iman bitse gider güman Dün gün isim budur heman nefsime bir Tatar oldum. Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum.

Aşk Şiirleri 2023: Sevgilinize, Eşinize Gönderebileceğiniz Duygusal, Romantik, Anlamlı, Manalı Ünlü Şairlerin En Güzel Aşk Şiirleri

Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum. Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum Yunus Emre. Pencerelerin kenarından Sarkmış tül perdeleri Pembe Evin Uçup uçup yüz sürüyorlar Karşı tepedeki manastırın selvilerine. Rüzgârla eğilip doğruldukça Sardunyalar, biberiyeler, Hiç korkma Karada ölüm yok oğlum sana bugün. Leylekler daldı birden göğün acentasına Gidip-gelme almak üzere Güneye hicret Sen de gel diyorlar kanatlarıyla, El sallıyorum ben de yattığım yerden Leyleklere Leylim-Leylim Diye diye. Güneşle karışık bir esinti geçiyor şakağımdan Uzatıyorum elimi denizden yeni çıkmış senin serinliğine, Göğsümün, karnımın, kasıklarımın, bacaklarımın Tüyleri kamaşıyor sevinçten. Uyanıyoruz sonra Dizine yatırıp beni çingene benlerimi sıkıyorsun Gümüşlü zurnası dikiliyor havaya çeribaşının Işıklar bir bahriye çiftetellisi çalıyor yüzümde. Hay allah Yine tutuldum galiba Derken bir aşk çocuğu doğuyor Çırpınan denizin karnından Bu şiir.

Ağlarken gülüyor Ve ağlıyor gülerek Tuzlu damlalarıyla güneşin, Sözcükler yanıp yanıp sönerken Körpecik teninde Uzaylardan aparttığım yıldız bitleriyle. Can Yücel. Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben Perde ardında sen ben dedikodusu var amma Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben. Ey dünyanın işinden haberi olmayan sen yoksun Dünya esen yel üstüne kuruldu.. Varlığımız iki yokluk arasındadır Çevrendekilerde hiçdir sen de bir hiçsin. Medresede söz vardır tekkede de hal Fakat bu aşk sözden de dışarıdır halden de İster şeriat müftüsü ol ister şehir vaizi Aşk mahkemesine gelindi mi dilsiz kesilir. Bugün zevk etmek elindeyken zevkine bak Yarını düşünmen beyhude bir heves Bir çok kişiden arda kalanlar Sana da kalmayacak sen de göçüp gideceksin Ömer Hayyam. Yabancı bir televizyon görüncesinde Bitkilerin nasıl çiftleştiğin seyrederken ağlıyorum Derken aklıma geliyor Güler'le ilk seviştiğimiz Orda da ağladığımı gülerek hatırlıyorum Can Yücel.

Bütün yollar aşktan geçiyor, görüyor musun? Bir aşk çizgisi var her şeyden öte O çizgiden başka bütün çizgiler Aşkı tüketmede Kimi dik çizgilerin kimi paralel Eğri büğrüsü, düzgünü, kalını, incesi Ve bir gün sarıyor bütün çizgileri Ölüm çizgisi Bense hep seni çiziyorum kağıtlara, duvarlara Yeşillerle, morlarla, mavilerle Resmini yapıp adını yazıyorum Renk renk çizgilerle Tut ki iki noktayız birbirinden uzak Bir çizgiyle aramızı birleştiriyorum Sonra bir ev yaparak çizgilerden İçine seni yerleştiriyorum Başlıyoruz geometrik yaşamlara Nokta nokta, şekil şekil Ve bir tek çizgi oluyoruz seninle, mutlu Öbür çizgiler umurumuzda değil Her düşünce aşka teğet geçiyor Tanığı çizgiler var olduğumuzun Bir aşk çizgisi var her şeyden önce Bütün yollar aşktan geçiyor, görüyor musun? Ümit Yaşar Oğuzcan. Sesinde ne var biliyor musun Bir bahçenin ortası var Mavi ipek kış çiçeği Sigara içmek için Üst kata çıkıyorsun Sesinde ne var biliyor musun Uykusuz Türkçe var İşinden memnun değilsin Bu kenti sevmiyorsun Bir adam gazetesini katlar Sesinde ne var biliyor musun Eski öpüşler var Banyonun buzlu camı Birkaç gün görünmedin Okul şarkıları var Sesinde ne var biliyor musun Ev dağınıklığı var İkide bir elini başına götürüp Rüzgarda dağılan yalnızlığını Düzeltiyorsun.

Sesinde ne var biliyor musun Söyleyemediğin sözcükler var Küçücük şeyler belki Ama günün bu saatinde Anıt gibi dururlar Sesinde ne var biliyor musun Söylenmemiş sözcükler var Cemal Süreya. Öyle tutkuluydun ki hayata başlarken… Şimdiyse küçücük bir çiçek teselli ediyor seni… Aradaki o büyük boşluğun adı, Aşk olsa gerek… Cezmi Ersöz. Anılar defterinde gül yaprağı gibi Unutuldum, kurudum Başıma düşmüş sevda ağı Bir başıma tenhalarda kahroldum Sen kim bilir Rüzgarlı eteklerinle Kim bilir hangi iklimdesin… Cahit Zarifoğlu. Masallarla indi yere Sebil oldu cümle hikayelere Kara kara kazanlarda kaynadı Diyar diyar al kanlara boyandı Türkülerde ateş alev yandı tutuştu Gördes kiliminde nakış Minyatür bahçelerinde suret kesildi. Ve nihayet gelip çattı Elveda belirsiz bedava sevince Uçan kuşa eşe dosta elveda Bütün haşmetiyle gelip çattı Bir dilimi zehir zıkkım Bir dilimi candan tatlı… Bedri Rahmi Eyüboğlu.

Sevgiliye Romantik Aşk Şiirleri - Muhiku

Sen varken kötü diye bir şey bilmiyorduk Mutsuzluklar, bu karalar yaşamda yoktu Sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu Sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler Nicedir bir pencereden deniz güzel değil Nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden. Sen gel bizi yeni vakitlere çıkar… İlhan Berk. Şimdi sen kalkıp gidiyorsun, git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar, gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti Çünkü iki kişiydik Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra Sonrası iyilik güzellik… Cemal Süreya.

Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! Desem ki… İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi fark edemezsen, Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme, müsterih ol; Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum… Cahit Sıtkı Tarancı.

Seni saklayacağım inan Yazdıklarımda, çizdiklerimde, Şarkılarımda, sözlerimde. Sen kalacaksın kimse bilmeyecek Ve kimseler görmeyecek seni, Yaşayacaksın gözlerimde. Sen göreceksin, duyacaksın Parıldayan bir sevi sıcaklığı, Uyuyacak, uyanacaksın. Bakacaksın, benzemiyor Gelen günler geçenlere Dalacaksın… Bir seviyi anlamak Bir yaşam harcamaktır Harcayacaksın… Seni yaşayacağım, anlatılmaz Yaşayacağım gözlerimde Gözlerimde saklayacağım. Bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların Su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti İtti kıyıyı adına deniz dediğimiz bir şey Unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği Kaybetti kumarda gözlerim Kaybetti kumarda gözleri. Bir kuru rüzgarlandı göğüs boşluğumuzda sanki Uzaklaştı ağaçlar birbirlerinden Yakınlaştı ağaçlar birbirlerine Yani her soluk alıp verişimizde bizim Bir mekik gibi kalbin Bir mekik gibi kalbim İşleyip durdu bu yitikliği yeniden. Sevgilim, yetimim benim, aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken kapılar kapalı, dünya buzlu cam uyuşmuş gözlerimin önünde hayat akıp gidiyor, hiç kımıldamadan ikimizin yerine dinliyorum sevdiğin şarkıları siyah tişörtünü giyiyorum yatarken gömleklerini, kazaklarını, kokunu senin rüyalarını görüyorum, ölür gibi uyurken gün boyu elimde kahve fincanı kapıyı açmıyorum telefonlara çıkmıyorum başını bekliyorum, geleceği olmayan hatıraların Sevgilim, yetimim benim, nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata öldüğünden haberi yok fotoğraflarının… Murathan Mungan.

Aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Uzun bir hastalık gibi Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi Bitti… Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim Belki bir yağmur yağar akşama doğru Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım Aşk da bitti diyordu ya bir şair Aşk bitti işte tam da öyle… Ahmet Telli. Elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi kaldım Yokluğunda… Yağmur yağar, kar yağar Günler kısalır, geceler uzar On parmağımın üstüne on mum yaktım Gecesefalarının gündüz yalnızlığıydım Ateşböcekleri ışıtır gecemi. Hepsi bu Kanar bir yerlerim: Sevgilim Ufkunda bir yalnızlık aylasıyım Bir delta gibi genişleterek yokluğunu Sevgilim. Hep geceye sakladım sende bulduğumu… Ahmet Erhan.

Sevdayı mısra mısra değil Ömrümle yaşamalıydım. Sonra, sonra gene böyle olmalıydı Tadına varmadan çiçeklerin Şehirde bir sen, bir de ben, yalınız. Doğmuştu içimde ta derinden Yıldızları mâvi bir semânın; Hazzıyla harâb idim edânın Hâlâ mütehayyilim sedânın Gönlümde kalan akislerinden. Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle, Yaşlı gözlerime dalıver gitsin! Yürü, gölgen seni uğurlamakta, Küçülüp küçülüp kaybol ırakta, Yolu tam dönerken arkana bak da, Köşede bir lahza kalıver gitsin! Ümidim yılların seline düştü, Saçının en titrek teline düştü, Kuru bir yaprak gibi eline düştü, İstersen rüzgâra salıver gitsin! Sokakta ayaküstü Konuştuk ordan burdan, Evlenmiş, çocukları olmuş Bir kız, bir oğlan. Mesutmuş, kocasını seviyormuş, Kendilerininmiş evleri.. Aklımda sen. Ben seni seviyorum, Gizlice.. El-pençe duruyorum, Yüzüne bakıyorum, Söylemeden, Tek hece. Seni yitiriyorum Çok karanlık bir anda.. Birden uyanıyorum, Bakıyorum aydınlık; Uyuyorsun yanımda.

Özdemir Asaf. Bu nasıl sevgi böyle? Bu nasıl tutku?

Aşk Şiirleri Sevgilinize, Eşinize Gönderebileceğiniz Duygusal, Romantik, Anlamlı, Manalı Ünlü Şairlerin En Güzel Aşk Şiirleri

Bu nasıl özlem? Ne zaman gözlerini görsem Bir çoğalıyorum, bir eksiliyorum. Mutluyum varsın diye Al uzattım ellerimi Seni sarsın diye Ceylanım! Belki bir gün duyarsın diye Çıkmışım bir dağ başına sana türkü söylüyorum. Ne güzel ellerin var incecik Ne güzel saçların var sapsarı Anlasana o yalansız gözleri O kirpikleri, o dudakları Düşündükçe baştanbaşa özlem kesiliyorum. Al desem, sana ömrümü versem Korkarsın, alamazsın ki Dur desem, kaçarsın yine ceylanım Gül desem, ağlarsın Gel desem, gelmeyeceksin, biliyorum. Bu engeller bana göre değil oysa Ben bu dağları aşarım Geçerim bu denizleri, korkma İşte düştüm yollara Dur, bekle beni, geliyorum. Sevmek inancım, tutkum benim en eski Dağıtsam dünyalara yeterdi bu sevgi Düşünsene, anlasana ceylanım Sen yoksan ne farkeder ki Ha öyle ölmüşüm, ha böyle ölüyorum Ümit Yaşar Oğuzcan. Rüyalar bile geceleri bekler Gizlice görünmek için Yüreğimdesin, saklısında içimin Gizlice sevgilim. Kimse bilmesin üzgünlüğümü Taşırım ölümüm gibi bu duyguyu En gizli kuytularında ömrümün Bir yer var gizlice sevgilimin uyuduğu.

Gizlice sevgilim, yaşam kadar acı Canımı tutuşturan özlem gibi Özlüyorum derin yokoluşta Gizlice sevgilimi Ataol Behramoğlu. Birden hatırlarsın, O da seni — — birden bazan: Nerde, ne yapar şimdi Parlar bir özlem anılar arasından. Bu akşam ne garip sözcük Sanki ilk duydum, yadırgıyorum: Akşam. Bilmem bulur muyum Yollara baksam? Söner yangın birazdan Yatışır özlem. Bir gün karşılaşırız Bir gün, bir yarım akşam. Behçet Necatigil. Sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda, Ben, peşine düşmüş bir canavarım! İstersen dünyayı çağır imdada; Sen varsın dünyada, bir de ben varım! Seni korkutacak geçtiğin yollar, Arkandan gelecek hep ayak sesim. Sarıp vücudunu belirsiz kollar, Enseni yakacak ateş nefesim. Kimsesiz odanda kış geceleri, İçin ürperdiği demler beni an! De ki: Odur sarsan pencereleri, De ki: Rüzgâr değil, odur haykıran! Göğsümden havaya kattığım zehir, Solduracak bir gül gibi ömrünü, Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir, Bana kalacaksın yine son günü. Ölürsün… Kapanır yollar geriye; Ben mezarla sırdaş olur, beklerim.

Varılmaz hayale işaret diye, Toprağında bir taş olur, beklerim… Necip Fazıl Kısakürek. Özledim seni… Ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir. Beynimi uyuşturuyor özlemin… Çok sık birlikte olmasak bile Benimle olduğunu bilmenin Bunca zamandır içimi ısıttığını Yeni yeni anlıyorum. Yokluğun, Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp Mütemediyen bir boşluğa Sabahları seni okşayarak başlamaları Akşamları her işi bir kenara koyup Seninle başbaşa konuşmaları özlüyorum; Oynaşmalarımızı, Yürüyüşlerimizi, Sevimli haşarılığını, Çocuksu küskünlüğünü…. Seni görmemek ve belki yıllar sonra Karşılaştığımızda Bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden… Yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek…. Can Yücel. Beyaz güllerden sessizce Geçer dağılır durulur Deli bir akşamda Aralıksız vurur özlem. Der ki hiç çekinmeden Çek git çocuk yüreğinle İçindeki kaleleri yık ellerinle Sonsuz göklere uzan. Özlem öyle bir şey ki zaman zaman Kendi kendinin çılgını Kılar durmuş oturmuş Eski akşamları bile.

Beni kurtarmak için Içimdeki başedilmez yırtıcıdan Bir çaresizlikte beni Gidişlere iter özlem. Yorgunlukların izidir Onmazlığıdır susuşun Eksik bir günün gizidir Özlemde tortulanan. Sabahın ilk ışığında İlk kuşlar günü dağlara sererken Seni güle söyleye Bana getirir özlem Afşar Timuçin. Haberler Şiirler Haberleri. Twitter Linkedin Flipboard Linki Kopyala. Dünyadaki Mars'ı 30 kişi gördü! Karadeniz'in yanıbaşında korkutan sır. ÖZEL Galatasaray'dan ayrılmaya sıcak bakıyor!